* İnsan Hem Yoldur Hem Yolcu *

Ocak 26, 2014

Amerika Seyahati / Üçüncü Gün


New York'taki üçüncü günümüzü 10 km'nin üzerinde bir yürüyüşle tamamladık.  Programımızı, iç mekanlarda vakit geçirmek yerine,  sokaklarda yürüyerek görebileceğimiz dış mekanları seçerek yaptık.
Her güne başladığımızda, 'bu akşam dışarıda bir şeyler yapalım' diyorduk ama günün sonunda akşam yemeğini bir sandviçle geçiştirip kendimizi erkenden eve atıyorduk. New York'taki üçüncü günümüz gibi bütün günlerimiz böyle geçti.
  

A- Port Authority Otobüs Terminali
B- Empire State Building
C- Flatiron Building
D- Union Square
E- Broadway boyunca yürüyerek Little İtaly
F- China Town Columbus Park
G- Tribeca Park
H- 9/11 Memorial


İlk durağımız olan Empire State Building http://www.esbnyc.com/ 381 mt yüksekliği ile şu anda New York'un en yüksek binası. 86. kattaki ve 102. kattaki gözlem noktalarından şehri seyredebiliyorsunuz. New York Pass sadece 86. kattaki gözlem noktasına girmenizi sağlıyor. 102. kat için ekstra ücret ödemeniz gerekiyor. 86. katın da yüksekliğinin 320 mt olduğunu düşünürsek şehri bir baştan bir başa görebilmek için yeterli olduğunu düşünüyorum.
Binayı her gün gezebiliyorsunuz ama yukarı çıkan son asansörün saat 13:15'te olduğunu unutmamanız gerekiyor. Ve bina saat 14:00'te kapanıyor.
  
Binanın tepesinden manzaranın ne kadar güzel olduğunu söylememe gerek yok. Manhattan adasının aslında ne kadar küçük olduğunu ama içinde dolaşınca size büyük bir yermiş gibi geldiğini fark ediyorsunuz. Her bir sokağının, caddesinin ayrı bir havası  ve  kültürü  olmasından dolayı sokak değiştirdikçe başka bir dünyaya gelmişsiniz gibi hissediyorsunuz. Büyüklüğü bundan...



İkinci durağımız  üçgen görünümüyle New Yorklular tarafından şehrin simgesi seçilen Flatiron Building.


Yapımı 1902 yılında tamamlanan bina, çelik iskelet kullanılarak yapılan ilk bina olma özelliğini de taşıyor. Yapıldığı yıllarda Rönesans ve Gotik izler taşıması sebebiyle şehir sakinleri tarafından pek sevilmemiş hatta gerici bir bina olarak nitelendirilmiş fakat etrafındaki hava akımının bayanların eteklerinin havalanmasına sebep olmasından dönemin gençlerinin gözde uğrak yerlerindenmiş.


Üçüncü durağımız Union Square, protesto gösterilerinin yapıldığı karakteristik meydanı, küçük ama huzurlu parkı ve bazı günler kurulan çiftçi pazarı ile görmeye pişman olmayacağınız yerlerden birisi.
Pazartesi, Çarşamba,
Cuma ve Cumartesi günleri saat 18:00'e kadar açık olan Union Square Greenmarket kısa bir süreliğine de olsa kendinizi evinizde hissetmenizi sağlayabilir.


Sonrasında Broadway caddesinden yürüyerek dördüncü durağımız olan Little İtaly'e doğru ilerledik.





Sadece New York caddelerinde değil şehirler arası yollarda hayran kalarak izlediğim tırların fotoğraflarını burada paylaşmadan edemedim. O kadar havalılar ki insanın tır şoförü olası geliyor.






Little İtaly (Küçük İtalya) eskiden mafya bölgesi olarak bilinen, şimdilerde ise İtalyan restoranlarının bir sokak boyunca yer aldığı turistik bir yer. Sokağa girdiğimizde Godfather filminde gördüğümüz bir atmosfer bekliyordum fakat tüm mafyalar ya gitmişti ya ölmüştü:)

 Öğle yemeğimizi 'İl Piccolo Bufalo' da yedik. Civardaki pahalı ve turist avcısı restoranlara göre uygun fiyatlı, şirin bir yer olduğunu söyleyebilirim.

  



Beşinci durağımız China Town (Çin Mahallesi) idi.

   

New York'ta gördüğüm en renkli yerlerden biri olduğunu söyleyebilirim.
Eğer New York'a özel hediyelik eşya almak istiyorsanız kesinlikle Çin Mahallesine gelmelisiniz.


 Çeşit çeşit yiyeceklerin satıldığı marketlerin ve restoranların yer aldığı Asya kıtası dışındaki en büyük Çin topluluğunu barındıran bir mahalle. Elinizde harita olmasa da balık kokusunu takip ederek Çin mahallesini kesinlikle bulabilirsiniz.


Columbus Park; Çin topluluğunun açık hava kahvesi diyebilirim. Şarkı söyleyenlerle, domino ve kağıt oynayanlarla karşılaşmak mümkün.




Altıncı durağımız  Tribeca Park'tı.








Hudson nehri, New Jersey ve Downtown Manhattan manzarası karşısında dinlenebileceğiniz, fotoğraf çekebileceğiniz çok güzel bir yer olduğunu söyleyebilirim.
    




Aklima ilk gelen şey İstanbul'da olsaydı; buranın pahalı restoranlarla doldurulmuş olacağıydı.
Oysaki New York'ta tüm halka açık bir park olarak kullanılıyor.







 Sonuncu durağımız 2001 yılında yıkılan ikiz kuleler yerine ve orada ölenleri anmak için yapılan 9/11 Memorial http://www.911memorial.org/
Çok etkilendiğimi söylemek istiyorum, bir yok oluş ancak bu kadar etkileyici anlatılabilirdi.








 Fotoğrafların bana veya eşime ait olduğunu daha önce belirtmiştim. Fakat özellikle 9/11 Memorial 'daki fotoğrafları ıslanma pahasına çeken eşime ellerine sağlık demeden geçemeyeceğim.






0 yorum :

Yorum Gönder

Social Profiles

Twitter Facebook Google Plus LinkedIn RSS Feed Email Pinterest

Translate

🌠

🌠

Yüreğİ Çİngene Kız

'Bir varmış, bir yokmuş; memleketin birinde "yüreği yerleşik" kızlar yaşarmış. Annelerinin eşarplarını köşesinden büzer, duvak yapıp aynaya bakarlarmış. Bebeklerine türlü giysi diker, ninniler söylerlermiş. Gel gelelim aynı memlekette "yüreği çingene" bir kız daha varmış; halıya boylu boyunca uzanır, dünya atlasına bakar ve gözlerini yumarmış. Gözlerini açtığında da parmağını dokunduğu diyarda olduğunu düşlermiş. Aradan zaman geçmiş, pireler berberlikten, develer tellalıktan vazgeçmiş. Herkesin düşü gerçekleşmiş. "yüreği yerleşik" kızlar sahici duvaklar takıp bebeklerine ninniler söylemiş. "yüreği çingene" kız ise parmağını koyduğu her yeri gezmiş.'

Anonim

Kİmİm kİ?

Fotoğrafım
İstanbul, Türkiye
Arkeoloğum demeyi çok isteyen ama sadece arkeoloji mezunu, gezmeyisever, kedisever, hayvansever, kitapsever, bir de İstanbul sever...

Kıymetlİmİs

.
.
.
.

Küçük Bir Bilgi

Yazılarımda kullandığım fotoğraflar bana veya eşime aittir. İnternetten alıntı fotoğraf kullandığımda kaynağını muhakkak belirtiyorum.

Copyright © BerrakCa | Powered by Blogger
Design by Lizard Themes - Published By Gooyaabi Templates | Blogger Theme by Lasantha - PremiumBloggerTemplates.com